11 Mart 2013 Pazartesi

Maskesizler Oratoryosu

Sığınağın önünde...
(.
.)
-Delirmeden... çıldırmaksızın.. aklı selimlikle bir çıkış yolu... İnsanlar olmaksızın bunu başarmam söz konusu değil. İnsanlar nerdeler? Diğerleri? Ne yapıyorlar? Hah işte birileri geliyor. Ama bunlar... bir hengamenin içinde koşuşturmacadalar. Nereye bu koşuları? Neye doğru koşuyorlar? Bir şey var, olağan gelmiyor bu halleri. Bu sessizlikleri korkutuyor... Biri konuşsun, bir şey söylesin. Anlatsın ne oluyor? Neler oluyor? Hey! Hey! Durun! Durun bir saniye! Konuşun, bir şey söyleyin neler oluyor? Nereye gidiyorsunuz? Nereye gidiyorsunuz? Nereye?
.
Tamam sakin olmalıyım... Sakinim... Sakinim... Sakinim. Bilmek istiyorum sadece...
.
Bakın bilmek istiyorum bu suskunluğunuzun nedeni... sebebi... ne? Susuyorlar. Geçip geçip gidiyorlar ve... yüzlerinde tuhaf bir ifade var... tuhaf anlaşılmaz bir ifade. Üzgünler mi? Hayır. Korkuyorlar mı? Hayır. Meraklı bir telaş da değil... Boşvermişlik? Hayır hayır! Görmüyorlar... Duymuyorlar... ne duyuyor ne de görüyorlar..
.
Hey ben burdayım bakın bana! Hey! Önümden geçip geçip gidiyorlar... Bir yere gidiyorlar... ama nereye? Takip etmeliyim onları. Peşlerinden gitmeli.. izlemeliyim... Nereye gittiklerini böylece öğrenebilirim ancak. İzlemeliyim...
.
Bu duvar da neyin nesi? Duvarın önünden... duvarın içinden geçip yok oluyorlar... Duvar emiyor adeta... yutuyor hepsini... tek tek. Ne var bu duvarın ardında? Neden duvara yediriyorlar kendilerini? Bir geçit mi burası yoksa? Bir tür süngerimsi bir geçit mi insanları emerek ardına geçiren...
.
Geçip gittiler hepside... duvarın içinden... süzülüp geçip gitti onca insan. Bir ben kaldım... bir ben kaldım duvarın dibinde... bir ben kaldım. Duvar... dokunuyorum... duvar... hiç de yumuşak değil... hiç de geçirgen değil! Ben kaldım önünde duvarın ve geçirmiyor beni işte! Ötesine geçemiyorum! Duvar beni emmiyor... süzmüyor içinden geçirmiyor... yutmuyor beni... Neden? Neden? Duvar...
.
Duvar... Nereyedir senin öten.. ardın? Sen söyle hiç olmazsa. Bir dilin var mı? Beni anlıyor musun? Duyuyor musun? Konuş konuşabiliyorsan? N'aptın bu insanlara, içinden geçtiklerini izledim, nereye sevkettin onları? Şaşkınlık içindeyim. Emildiklerini gördüm... yutulduklarını tek tek... gördüm... nereyedir öten? Nesin sen? Neyin geçirgenisin? Niye beni de geçirmiyorsun ardına? Ötene? Niye beni de emmiyor yutmuyorsun diğerleri gibi? Niye beni yanıtlamıyorsun niye?
.
Konuşamıyor musun? Bir dilin yok mu? Anlamıyor musun beni? Niye beni de yutmadın? Ha? Niye bilmek istiyorum sadece amacın ne? Buradaki amacın? İnsanlar neden durmadan sana doğru koştular yürüdüler hengame içinde yüzlerinde o tuhaf ifadeyle? O anlatılmaz anlaşılmaz ifadeyle yüzlerinde... yürüdüler yürüdüler ve... sen... onları yuttun tek tek... emdin ve geçirdin içinden... nereye kayboldular nereye gittiler? Nereye geçirdin onları? Ne oldu onlara? Ardında ne var Duvar? Duvar ardında ne var senin? Beni neden almıyorsun? Duvar!
.
-Yeter! Kes şunu! Kes artık! Sus! Git buradan... git buradan! Sığınağına dön... merak etme... ardımı merak etme.. Seni alamam. Geçiremem öbür tarafa seni. Merak etme ve sorma da... anlatmam imkansız. Anlatılamaz bu.
.
-Neden anlatılamaz anlayamıyorum? Gayet güzel konuşuyorsun? Neden anlatılamasın? İşte konuşuyorsun! Konuştun! . Pekala anlatabilirsin. Ben iyi bir dinleyiciyimdir. Anlamak için de çok gayret ederim. Çok çabalarım... sözlüklere bakarım anlamadıklarımı araştırırım...
.
-Sözlüklermiş! Sözlüklerde hiçbir şey bulamazsın. Araştırsan da buna dair hiçbir şey bulamazsın.. git buradan... Uzaklaş... dön sığınağına... haydi... söz dinle biraz... ardımı da merak etme... merak edilecek birşey yok senin için ötemde.
.
-Peki ya geçirdiklerin... onlar için var mıydı ötende merak edilecek şey? Onların merak edebilecekleri ne varsa ben de merak edebilirim! Evet! ... Nasıl geçebildiler? Onlar için neyi saklıyorsun ki ardında sapır sapır geçtiler... geçip gittiler? Niye yürüyüp yürüyüp geçip gittiler senin ardına? Hiç durmadılar... duraksamadılar bile... yürüyüp gittiler yüzlerinde o tuhaf ifadeyle...
.
-Onlar sen... değiller...
-Ben değiller mi?
-I-Ih!
-Ne yani onlar insan değil mi?
-İnsaaann!
-Öyleyse?
-Ama onlar insan.
-Ne yani?
-Sen...
-Ben? Ne?
-Ooofff!
-Ben insan değil miyim yani?
-Sen? ... (Güler) Çıh! Hayır.
.
-Ha ha! Hayır mı? Niye? Ben de aynı onlar gibi görünüyorum. İşte ellerim bak, tıpkı onlar gibi on parmağım var... elim kolum bacağım tıpkı onlar gibi... Ağzım gözlerim kulaklarım var konuşabiliyorum duyabiliyorum... nefes alıyorum... bak! Kalbim! Çarpıyor... bak dinle... onlar konuşmuyorlardı ama benle... görmediler ve duymadılar beni... sanki görünmezdim onlar için... şeffaftım sanki... ama bak işte sen duyorsun beni ve görüyorsun... demek ki varım! Ben... onlara benziyor muyum sahi? Yoksa benzemiyor muyum? Yüzüme bak! Onlar gibi görünmüyor muyum gerçekten?
.
-Hayır. Sen benzemiyorsun onlara. Hem de hiç. Hiç benzemiyorsun.
-Bu nasıl olabilir? Peki neyim ben? Neye benziyorum sana göre Duvar? Ne görüyorsun bende... onlardan farklı olan?
-Bunu söyleyemem. Ne olduğunu ve ne olmadığını sen biliyorsun zaten. Haydi git şimdi buradan... dön sığınağına... daha fazla yorma kendini...
.
.

21 Şubat 2013 TOROS

Hiç yorum yok: