11 Mart 2013 Pazartesi

Maskesizler Oratoryosu

-Meyveler olgunlaştı...
..dedi Dev, Küçük Dev'in elinden tutarak ilerledi dev bahçesinde.

Küçük Dev, tıpkı Dev gibi dev'in profilinden fırlamış minyatür görünüşlü ve daha sevimli Dev'e göre. Dev'in göz bebeğindeki ışıltıda bir sıcaklık...

-Her varlık, kendi oluşum gücünü kendi yapı-taşında taşır, eş deyişle dışardan almaz...
-Bak... çiçekler...
-Hı-hı! İşte çiçekler de bu güçle açar, yemiş bu güçle tatlanır... devler de bu güçle büyür... Bu iç gücün elbette bir dış güce ihtiyacı vardır, örneğin...

Bir tavuk kümesinin önüne gelmişlerdi ve Dev Küçük Dev'e kümese dalmasını işaret etti, kümese hemen dalan Küçük Dev her zaman yaptığı gibi yumurtaları topladı bir kabın içine ve çıkarttı kümesten. Dev yüzünde memnun bir ifadeyle başını salladı.

-Örneğin... gerekli ısıyı bulamayan yumurta civciv çıkarmaz. Ne var ki iç güç yani özgüç temeldir yine de çünkü...

Yerden bir taş, sepetten bir yumurta aldı ve elinde tarttı.

-Çünkü hiç bir ısı da iç-güç olmaksızın bir taşı civcivleştiremez. Senin anlayacağın Küçük Dev bütün bunlar eytişimsel bir bağımlılık içindedir. Eytişimsel devim öz-güçsel bir devimdir. Bunu anlıyor musun?

Küçük Dev başını salladı, yumuk yumuk parmaklarını başına götürdü ve kaşındı.

-Uff!

Dev güldü.

-Bak örneğin..
dedi ve kümesin yanında duran baltayı aldı eline.

-Ormandaki bir ağaç balta olmuşsa ona bu devimi veren bir dev elidir...
-Yani benim elim mi?
-Eev-veett! İşte senin elin, onun özgücü olmuş ve bir balta...
-Babannem hep bir baltaya sap olmaktan söz ediyordu demek ki buradan geliyormuş söylediği!

Dev, dev bir kahkaha patlattı ve Küçük Dev'i sırtladığı gibi omzuna çıkarttı. Dev omzunda Küçük Dev ile dev adımlar atarak bahçeyi turlamaya başlardılar. Küçük Dev, küçük dev kahkahalarıyla çınlattı ortalığı.

Nefes nefese kalan Dev, sonunda indirdi omzundan Küçük Dev'i ve yere çöktü. Küçük Dev de yanına. Küçük Dev yerdeki karıncaya daldı bir süre.

-Buna karşın ormandaki ağaç özgücüyle çiçek açar, yaprak verir, bunlar onun yapısal gücünün ürünleridir.
-Aferin. Sen çok akıllı bir Dev olacaksın. Dersini çok iyi özümsemişsin. Çok hızlı ilerliyorsun aferin sana.
-Özgüç bir devim ve değişme, mekanik bir devim ve değişmedir öyle değil mi?
-Evet. Eytişimsel devimin içerdiği bir güçtür özgüç.
-Örneğin ağaçtaki yemiş olgunlaşır ve düşer...
-Bu eytişimsel bir devim ve değişmedir.
-Ama o ağaçtan meyveleri hep biz topluyoruz?
-Tabii çünkü...
-Bu mekanik devim ve değişmedir.
-Tabii evet. Çok doğru.
-Çünkü bu devim ve değişmelerden birincisi özgüçle ikincisi yani bizim yaptığımız dış güçle gerçekleşmiştir.
-Bak şimdi Küçük Dev beni iyi dinle. Dış güç her türlü gelişmede göreli, geçici, ilineksel ve temel olmayandır. Biz devler, hepimiz gelip geçici ve ölümlüyüz. Oysa iç güç her türlü gelişimde saltık, süreli, özsel ve temel olandır.
-Yani?
-Yanisi özdeğin devim biçimlerinden biri de Dev'lerdir.

Küçük Dev durdu düşündü bir an ve...
-Peki neden Kapitalizm?
diye sordu...

-Ah! Kapitalizm! Off! Çok zor bir soru sordun be Küçük Dev! Bak şimdi, hepimiz için bu evren bir öğretmendir, öbür evrene hazırlar..
-Kapitalizmden Globalizme! Ne değişti ki? Tükenince mi anlayacağız? Tamamen bitince mi öğreneceğiz davranışlarımıza zihinsellik eklemenin zamanının geldiğini. Bütün bunları niçin yapıyoruz. Buğdaydan un undan ekmek ekmekten aş? Amacımız ne? Nedir derdimiz? Benim içimdeki özgücün bir derdi var mı? Özdeğimin amacı ne? Bizi neden bu sınavlardan geçiriyor? Neden deneyip duruyor?

Dev bir an baktı kaldı Küçük Dev'in alev alev çakmak çakmak ışıldayan gözlerine ve

-Sen Kara Kutu ya mı dokundun bu gün?
dedi.

Birden bire sustu Küçük Dev. Büyümüşlüğü küçüldü, yüzü önceki saf görünümüne döndü yenden. Ağzından kaçırdıkları için utandı. Başını gömdü Dev'in karnına ve sarıldı sımsıkı. Dev de onun sırtını okşadı.

-Anlaşıldı... Tabii ki özdek bir şeyler olmak istiyor. Evet.
-Ama ne? Canlılığını sürdürmekten başka bir şey mi?
-Bak öncelikle şunu iyice anlamalısın... Kara Kutu'ya dokunmamalıydın. Sakın bir daha...
-Durmak mı yoksa? Durmak mı istiyor? Tükenmek mi bitmek mi istiyor? Özdeğin acısı var mı? Canı acıyor mu? Kırgınlığı küskünlüğü var mı? Özdeğin duygusu var mı? Özdek de bizim gibi ağlayıp sızlıyor-kahrediyor mu? Sancı çekiyor mu?
-Sancı mı? Onu da nerden çıkardın?
-Yeni bir paradoks yaratmak için mi sancısı?
-Hey hey! Dur bakalım biraz. Neler geveliyorsun sen öyle?
-Özdeğin doğurtucusu - ebesi - kim olacak? Acılarını dindirip rahatlatacak ebe kim? Ya da kimler? Hangimiz?
-Puff! Bunun ne önemi var Küçük Dev? Kimse kim... birileri işte... Özdeğin devim biçimleri de özdeğin kendisi kadar sonsuz çeşitliliktedir...
-Yani?
-Bilim her gün özdeğin yeni bir devim biçimini gözlemek, meydana koymakta...
-Ve?
-Yavaş ol bakalım... sakin ol... ve.. bu ilk çağlardan beri Dev'lerce sezilmiş ve özdeğin erkesinden yararlanılmıştır.
-Özdeğin devimsel dönüşümleri'nin meydana getirdiği erke!
-Tabii suyun, ateşin, rüzgârın erkesinden yararlanılmıştır.
-Ya Dev'lerin?
-Özdek, bilinçten bağımsız olarak varolan her şey somut biçimler halinde var olur ve çeşitliliği sonsuzdur.
-Ama Dev? Kendiliğinden devingen ve geçirgen midir özdek gibi?
-Dev bile olsak kendiliğimizdenlik biraz zordur... Bilinç'te özdeksel bir güç haline gelir... bilinç bulunç olup topluluğumuzu etkiler ve değiştirir..
-Ama Dev, ya sonsuz çeşitlilikteki bilinç düzeyleri ne olacak? Hangisinin peşinden gideceğiz?
-İyiliğin peşinden gideceğiz Küçük Dev... iyiliğin ve sağlığın peşinden.
-Güzellik demiyorsun... Niye?
-Öö! Doğruluk da demiyorum ama.. Ne iyi ve sağlıklıysa o güzel ve doğru olacaktır çünkü.
-Ya çirkin? O doğru ya da yanlış olabilir mi?
-Bakış açımıza göre... ama iyi tektir ve sağlık da öyle.
-Hepimiz acıdan kurtulmak istiyor, canlı ve diri olmak istiyoruz Dev.. Diriltici olan nedir bu özdekte?
-Ruh. Evren ağacının bir çiçeğidir ruh.
-Hangi çiçek bu?
-İnsaf çiçeği. Oluşumları derin köklerden, uzun upuzun zamanın kesesinden çıkıp filizlenir, verimlilik ve derinlikle yükselir. Bu nedenle sabır Küçük Dev, sabır.
-Dev Anamın adı gibi mi?
-Dev Ananın adı gibi sabret, daha öğreneceğin çok şey var.

-Sabriye! Kahvaltı hazır mı?
-Hazır hazır... yumurtalar nerede?
-Getiriyoruz... Haydi Küçük Dev tut bakalım sepetin ucundan.

Küçük Dev sepetin sapından tutarken..

-Dev... bu tavuklar da senin öğrencilerin mi?

Dev güldü...
Ne akla gelmedik şeyler düşünüyordu bu Küçük Dev böyle...
diye düşündü Dev konaklarına doğru uzaklaşırlarken.

07:28:13 ‎ 26 ‎ Şubat ‎ 2013 ‎ Salı

Hiç yorum yok: